Siftiklenmek Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme
Günümüzde pek çok kelime, toplumsal hayatımızda yeni anlamlar kazanıyor. “Siftiklenmek” de bunlardan biri. Fakat bu kelime, yalnızca bir kelime değil; aynı zamanda toplumumuzda, özellikle kadınların ve erkeklerin toplumdaki rollerini nasıl algıladıklarıyla doğrudan bağlantılı olan bir durumdur. Peki, siftiklenmek tam olarak ne demek? Ve bu terimi, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden nasıl ele alabiliriz?
Siftiklenmek, kökeni köy hayatına dayanan bir terim olarak ilk bakışta daha çok tarımla ilgili bir anlam taşıyor olabilir. Ancak, günümüz Türkçesinde, bu kelime çok daha derin bir anlam taşımaktadır. Siftiklenmek, genellikle bir kadının evlenme yaşı geçmiş ve evlenmeye uygunluk dönemi sona ermiş gibi bir durumu tanımlar. Toplumsal cinsiyet rolleri ve beklentileriyle iç içe geçmiş bir anlam taşır ve bununla birlikte, kadınların yaşadığı baskılarla yüzleşmelerine yol açar.
Kadınların Perspektifi: Empati ve Toplumsal Etkiler
Kadınlar, genellikle toplumun belirlediği normlar ve kalıplar doğrultusunda şekillendirilen rollerin yükünü taşır. Bu rollerden biri, evlenme yaşının geldiği ve “evlenilmesi gereken” dönemin geçtiği bir yaşa ulaşmaktır. İşte siftiklenmek, bu normlarla bağlantılı olarak kadınları toplumun gözünde ‘değersiz’ veya ‘eksik’ olarak konumlandırır. Bu, toplumsal bir beklenti olmaktan çok, bir baskıya dönüşebilir.
Kadınların bu olguyu içselleştirmeleri, hayatlarını şekillendiren her kararın etrafında belirli kalıplar oluşturmalarına yol açabilir. Hangi yaşta evlenmeleri gerektiği, hangi sosyal çevreye girmeleri gerektiği gibi normlar, kadınları hem psikolojik hem de sosyal açıdan zorlayabilir. Kadınlar bu durumu yaşarken, empatik bir bakış açısıyla çevrelerinden gelen yorumlar ve toplumun sunduğu beklentiler arasında sıkışıp kalabilirler. Çünkü sadece bir yaş meselesi değil, aynı zamanda bir kimlik ve değer meselesidir.
Erkeklerin Perspektifi: Çözüm Odaklı ve Analitik Yaklaşım
Erkekler için ise siftiklenmek, çoğunlukla dışarıdan bir gözlemler sonucu şekillenen ve toplumsal cinsiyet normlarıyla belirlenen bir durum olarak algılanabilir. Çoğu erkek, kadınların bu olguyla karşılaştığı zaman içsel olarak bir çözüm bulma sürecine girer. “Neden evlenmiyorlar?” veya “Bu sorunu nasıl çözebiliriz?” gibi düşünceler, erkeklerin olaylara genellikle daha analitik bakma eğiliminde olduklarını gösterir. Ancak, toplumdaki erkeklerin de aynı şekilde bazı normlara ve baskılara tabi olduğunu unutmamak gerekir. Erkeklerin yaşadığı baskılar, zaman zaman erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımlarını sınırlayabilir.
Erkekler, toplumsal olarak kendilerine yüklenen “erkeğin rolü”ne uygun şekilde düşünürken, bazen kadınların yaşadığı toplumsal baskıların farkında olmayabilirler. Ancak, farkında olsalar bile bu baskılara dair herhangi bir çözüm önerisi geliştirmek, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için ilk adım olabilir.
Siftiklenmek ve Sosyal Adalet
Siftiklenmek, yalnızca bir yaş meselesi olmanın çok ötesine geçer. Bu, kadınların kendilerine biçilen rolleri yerine getirmedikleri veya sosyal beklentilere uymadıkları bir durum olarak toplumsal adalet ve eşitlik perspektifinden ele alınmalıdır. Kadınların, toplumun ve ailenin koyduğu evlenme yaşı veya ilişki kurma zamanlamasına uygunluk konusunda yaşadıkları baskı, sadece onların bireysel haklarını ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal adaletin de ihlalidir.
Kadınların toplumsal olarak daha geç evlenmelerine veya evlenmemelerine yönelik damgalanma, kişisel seçimlerine yapılan bir müdahaledir. Bu da, sosyal adaletin, bireylerin haklarına ve özgürlüklerine saygı duyulması gerektiği ilkesiyle çelişir. Toplumun, kadınları evlenmeye veya belirli bir yaşta ilişki kurmaya zorlaması, sosyal eşitsizlik ve adaletsizliği besleyen bir durumu yaratır. Dolayısıyla, siftiklenmek yalnızca bir bireyin yaşadığı deneyim değil, aynı zamanda toplumun kolektif bilincindeki eşitsizliklerin bir yansımasıdır.
Sonuç: Toplum Olarak Ne Yapmalıyız?
Siftiklenmek, toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve sosyal adalet dinamikleriyle yakından ilişkilidir. Bu, sadece bir bireyin yaşamına etki etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinin düşünmesi gereken bir meseledir. Kadınların ve erkeklerin bu tür durumlarla karşılaşırken ne hissettikleri, toplumun bu tür olgulara nasıl yaklaşması gerektiği ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin nasıl sağlanabileceği üzerine düşünmek, toplumsal değişim için önemli bir adımdır.
Peki, sizce siftiklenmek, bir bireyin kişisel özgürlüğüne müdahale eden bir durum mudur? Bu olguyla nasıl başa çıkılabilir ve toplumsal cinsiyet eşitliği adına ne gibi adımlar atılabilir? Sizin düşünceleriniz nelerdir? Bu konuda nasıl bir değişim sağlanabilir? Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bizimle paylaşarak bu tartışmaya katkıda bulunun.